Salih Karakuzu

Makam sahipleri! Sözüm size...

Salih Karakuzu

Bir gün padişah, patlıcan yemeği yiyormuş. 'Bugün patlıcan ne güzel' demiş. Huzurda bulunan dalkavuk, başlamış konuşmaya: 'Hakk-ı âliniz var efendim. Patlıcan öyle güzel bir nimettir ki. Hele turfandası. Yağı tamam konulursa bayıldısı ayrı güzel olur. Eti kıvamında olursa karnıyarığına doyum olmaz. Kızartması ayrı, dolması ayrı lezzetli olur. Hem fakir fukaranın göz aydınlığıdır patlıcan.'

Padişah, memnuniyetle dinlemiş dalkavuğun anlattıklarını.

Bir başka gün, padişahın sofrasında yine patlıcan yemeği varmış. Padişah bu sefer hiç beğenmemiş patlıcanı. 'Bugün çok kötü patlıcan' demiş.

Huzurda bulunan dalkavuk yine almış sözü. Başlamış anlatmaya: 'Hakk-ı âliniz var efendim. Bu patlıcan yararsız, kötü bir nimettir. Olgunu hemen çekirdeklenir, yenmez olur. Yağını biraz fazla kaçırsalar bayıldısı yenmez olur. Etini bir tamam koymazlarsa karnıyarığını at çöpe. Kızartması yağlı, dolması acı olur. Hem çabuk pahalanır. Fakir fukara istifade edemez.'

Padişah, dalkavuğun anlattıklarını ağzı açık dinlemiş. 'Ulan köftehor' demiş, 'sen değil miydin geçen gün patlıcanı yere göğe sığdıramayan. Şimdi niçin yerin dibine sokuyorsun nimeti?'

Dalkavuk, istifini bozmadan cevaplamış soruyu: 'Hakk-ı âliniz var padişahım. Geçen gün patlıcanı övüp göklere çıkaran da, bugün onu yerden yere vuran da benim. Zira ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum.'

Şimdi müsadenizle amacı kesinlikle üzüm yemek olan ve bağcı ile herhangi bir derdi olmayan biri olarak, kendi penceremden birkaç kelam etmek isterim.

Bir ailenin, okulun, mahallenin, beldenin, şehrin veya ülkenin yöneticisi olmak, her biri arasında derecesi kat ve kat artmakla beraber omzuna, gönlüne, vicdanına ağır yükler almaya talip olmak demektir.

Yönetici olmak, sadece halk günlerinde karşına çoğunlukla şahsi menfaatleri için gelenlerin sıkıntılarına değil, şükretmeyi şiar edinip gelmeyenlerin, gelemeyenlerin, dertlerini çözmeye, onları arayıp bulmaya talip olmaktır.

Yönetici olmak, işi ehline vermeye ; dayı, emmi, yeğen haketmiyorsa sonucu ne olursa olsun isteklerine "hayır" diyebilmeye... Kul hakkı yemekten vahşi hayvanlardan kaçar gibi kaçmaya, "Ölümü ve Allah'ı" herkesten fazla hatırlayıp Ömer olmaya talip olmaktır.

Aldığı kararları koltuğumdan olurum endişesi ile değil yaradanı razı edemezsem perişan olurum, bu makamları nasip eden Allah'a savaş açmaktan sakınırım diyerek Kanuni Sultan Süleyman hissiyatı ile karar almaya talip olmaktır.

Yönetici olmak, kendisini yönetime getirenleri seçimden seçime hatırlayıp tabiri caizse "çantada keklik" olarak görüp, yönetimi boyunca kendisine muhalif olanlara, sesi çok çıkanlara hoş görünmek gibi kaygıları olan değil, Her daim Hakk’ı ve Adaleti üstün tutamaya talip olmaktır.

Yönetici olmak, Yavuz Sultan Selim Han olmaya yani "Hâkim" olmaya değil "Hadim" olmaya talip olmaktır. Şeytanı cennetten kovduran kibirden ve ücuptan muhafaza olmaktır yönetici olmak.

Yönetici olmak yanında yanlışına yanlış doğrusuna doğru diye bilecek insanlar bulundurmaktan geçer.

Ne diyordu Nuşirevan: 'Adalet oldur ki a benim kıymetli karındaşım. Adalet oldur ki padişahın hakkı padişaha, patlıcanın hakkı patlıcana, dalkavuğun hakkı da dalkavuğa verile. Dalkavuk kendini ne padişah zannede ne patlıcan.

Yazarın Diğer Yazıları