Salih Karakuzu

Elini Taşın Altına Koymak

Salih Karakuzu

Zamanın birinde Padişah ,kimseler görmeden, yolun ortasına kocaman bir taş koydurur. Bakayım insanlar bu taşı yolun ortasında görörünce ne yapacaklar diyerek, bir kenarda görünmeden beklemeye başlar.

Önce vezir gelir, taşın etrafını dolaşır. Sultanımla konuşayım da, yolun ortasına düşen taşları kaldıracak bir kadro çıkaralım. Birisini alalım da çalıştıralım der.

Komutan gelir. Vezirle konuşayım, yolun ortasına taş bırakanlara hangi cezayı vereceğiz, onu belirleyelim diye söylenir. O da cezanın peşinde.

Sonra sarayın dalkavuğu, menfaatperest gelir. Taşın etrafında “takla ata ata” bir tur atar. Dalkavuk, menfaatperest ve ikiyüzlüler, sürekli sorunların etrafında taklalar atarlar

 Asla yanlışları düzeltmezler.

Düzelmesi için de hiç bir şey yapmazlar. Böylece sorunlar hep çözümsüz kalır. Hatta yeri geldiğinde, sorunları çoğaltanları da överler. Taşın etrafında turlayan dalkavuk, yolun ortasındaki taşa bir de şiir yazar.

‘Şiirimi sultanıma okuyayım’ diyerek oradan uzaklaşır.

Bir süre sonra, sırtında ağır bir yük taşımakta olan bir köylü gelir.  Bakar ki, yolun ortasında kocaman bir taş var. Geçişi engelliyor. Hemen yükünü yere  bırakıp, ya Allah bismillah deyip taşa sarılır. Sağa sola derken, o koca taşı kaldırıp yolun kenarına koyar.

Tam eşya sepetini sırtına alacakken, taşın altında bir kese olduğunu görür. Kesenin içinde altınlar vardır. Altınların yanında, padişahın yazdığı bir de not vardır. Notta padişah şunları yazmış:  ‘Bu kesedeki altınlar, elini taşın altına koymayı becerenler içindir’.

Yaşadığımız bu modern dünyada, sıklıkla başkalarının fedakarlıklarını anlatıp sürekli başkalarından bir şeyler bekleyen insanlara bir selam göndermek istiyorum. 

Hikayemizdeki kahramanlar gibi, yaşamın karmaşıklığına karşı nasıl tepki vereceğimiz kendi seçimimizdir. 

Vezir, sadece yüzeysel çözümlere odaklanarak, asıl dersi kaçırır ve sorunun çözümünü başkalarına yüklemeye çalışır.

Komutan, cezalandırarak düzeltmeye çalışırken, kendinin katkı verebileceğini göz ardı eder.

Dalkavuklar ve menfaatperestler, sorunları geçici eğlencelerle örter ve gerçek çözüme sırt çevirirler.

Ancak, öykünün en etkileyici karakteri hamaldır. 

Onun samimiyetinin karşılığı olarak altına girilen yükün mükafatı bir kese altın  oldu. 

Bu yazıyı yazarken, içimdeki hisleri ifade etmek ve bu konuda düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Fakat çok insanı kıracağım düşüncesi ile üstü kapalı hiçbir şeye benzemeyen bu yazı çıktı.

Lakin her birimizin kendi içinde samimi ve saf bir hamal taşıdığını inanmak istiyorum
 

Yazarın Diğer Yazıları