Salih Karakuzu

Liyakat üzerine bir hikaye

Salih Karakuzu

“Bir memlekette devlet başkanı kuş uçurarak seçilirmiş, bu devlet kuşu kimin başına konarsa o adam o memleketin başkanı olurmuş.

Böyle bir seçim günü kuş uçurulunca gidip bir nalbanttın başına konmuş, fakat halk, nalbanttın çok cahil bir adam olduğunu görünce, bu olmadı, tekrar uçurulsun demişler ve uçurmuşlarsa da yine gidip onun başına konmuş.

Halk üçüncü bir defa uçurulmasını istemişler. Uçurulmuş, yine de bu devlet kuşu o nalbanttın başına gidip konuvermiş. Nihayet mecburen:

  • Haydi bakalım beyefendi, geç başkanlık makamına otur, demişler. O da devlet başkanlığı makamına oturup kurulmuş, etrafına toplanmış olan devlet adamlarına sormuş.
  •  
  • Beyefendiler! Devlet bütçesinde ne kadar külçe altın var?
  • Şu kadar ton altın var, demişler. Bunun üzerine:
  •  
  • Hemen onları getirip sarayımın bahçesine yığın, emrini vermiş. Devlet adamları hayret ederek, hepsi birbirine manalı manalı bakıştıktan sonra:
  •  
  • Sayın başkanımız! Bu altınları ne yapacaksınız? Demişler. O da:
  •  
  • Bu altınların hepsini at ve merkep nalı haline getireceğim ve devlete ait merkeplerin, atların ayakları altına çaktıracağım, benim tarihimde merkeplerle atların nalları bile altından olduğu cihana yayılsın ve tarihler bunu böyle yazsın, diye cevap vermiş. Berikiler her ne kadar:
  •  
  • Aman efendimiz! Bu altınlar devletimizin bütçesidir, bunlar tükenirse, devletimiz de çöker gider demişlerse de:
  •  
  • Ben başka şeyden anlamam! Ben zamanımın parlaklığını ve devletimin hayvanlarının ayakları altındaki nalların altından yapılmış olmasıyla zenginliğini ortaya koymak ve herkese bildirmek isterim, demiş. Bu ısrar karşısında bir şey yapamamışlar ‘emir emirdir’ diyerek, bütün altınları getirmişler ve sarayın bahçesine yığmışlar. Başkan nal ustalarını çağırarak, merkep ve at nalı yapmalarını emretmiş, ustalar da bütün altınları merkep ve at nalı haline getirmişler. Tamamlandığını haber verince, başkan:
  •  
  • Bu nalları merkeplerin, atların ayakları altına çakın, diye emretmiş. Nalbantlar emri yerine getirmişler. İki ay sürmemiş –altın yumuşak maden olduğu için- eskimiş. Haber vermişler, yine çakın, demiş. Hülasa eskidikçe tekrar çaktırarak altınların hepsini tüketmiş. Ondan sonra ise:
  •  
  • Efendiler! Benden bu kadar, bundan sonrasında siz idare edin, diyerek makamından kalmış, eski işinin başına yani nalbant dükkânına dönmüş.”
  •  

Devlet başkanının sahip olması gerekli en önemli özelliği ehil olup olmadığını bilmesidir. “Lider olan kimsenin üzerine en başta gerekli olan bu rütbe ve mevkiye layık olup olmadığını ve bu büyük işin sevap ve günahının da ona göre olacağını hatırından çıkarmamasıdır.

Çünkü liderlik büyük bir nimettir ve bu nimet üzerine başka nimetlerden hiçbiri tercih olunamaz.”

Yazarın Diğer Yazıları